7 Aralık 2011 Çarşamba
Kocaman Hatalar
İlk 11'ler belli olunca Galatasaray'da Terim'in cesur ve hücumcu tercihine karşılık Aykut Kocaman'ın ligde daha önce denemediği aşırı defansif daha doğrusu korkak tercihi göze çarptı. Futbol iyi futbolcularla oynanır gerçeğini unuttuğunuz her an kaybetmeye mahkumsunuz özellikle de böyle derbi maçlarda. Aykut Kocaman orta sahada Cristian ve Selçuk'u aynı anda oynatarak sözde defansif olarak üstünlük kuracaktı. İkisinin de top hakimiyeti zayıf olduğundan ve zannedilenin aksine aslında hiç de etkili pres yapmadıklarından ilk yarım saat Galatasaray topu Fenerbahçe'ye hiç göstermedi.
Bir de benim bahsetmekten bıktığım hala Fenerbahçe'de nasıl tuttuklarına anlam veremediğim bir Bilica gerçeği var malesef..İlk 10 dakikada 4 kere topa değdi 4'ü de gol oluyordu. Fenerbahçe teknik sorumluları, 2 yıl önce Lille'e elendiği maçlardan sahasında 2-0'dan Bursa'ya 3-2 verdiği maçtan (ve aslında şampiyonluktan) hiç de ders almamış. Bu adam tam bir saatli bomba ve sürekli maç kaybettiren hatalar yapıyor artı karakter olarak da zayıf (malum kazma kürek işleri) buna rağmen hala Fenerbahçe'de! Bu maçta da 2.golü Elmander'e ikram etti. 3.golde kornerde Melo'yu tutacağına Caner'i bloke etti! Daha da bu takımda forma giyerse o mevkiide oynayacak diğer futbolculara ayıptır.
İlk golü atan Eboue defansta da ofansta da çok etkiliydi. Zaten eskiden beri Türkiye liginde Appiah gibi Eboue gibi fizik kapasitesi üst düzey tekniği ise idare eder yabancı oyuncular çok başarılı oluyor. Terim'in ümit milli takımdan beğenerek izlediğimiz Emre Çolak tercihi nokta atış oldu. Oldukça iyi oynadı.
Bu maçta teknik direktör farkı skoru belirledi. Fatih Terim çift forvetle sahaya çıkarak cesur oynadı, topu Elmander ve Baros'la karşı kaleye yığarak kazandı. Aykut Kocaman ise korkak ve teknik kapasiteden yoksun 11'iyle maçı en baştan kaybetti. Play off sistemi varken böyle bir sisteme neden gerek duydu soru işareti tabii. En azından Stoch ve Dia'dan biriyle 11'de başlamalıydı. İkinci yarıda oyuna sokarım maçı kazanırım mantığını yanlış buluyorum. İlk yarı bittiğinde skor ve moral olarak zaten takım çok geriye düşmüştü. Ayrıca oyuncu değişikliklerinde de Bilica'yı sahada tutmakla Dia'yı yanında oturtmakla hatalarına devam etti.
Galatasaray sezonun en iyi Fenerbahçe ise en kötü maçını oynadı. Terim Riera hariç yabancılarından tam verim alıyor. Fenerbahçe ise yabancılardan verim almayı bırakın takımı her daim sırtlayan Emre ve Gökhan bile büyük düşüşteler. Galatasaray zirveyi Fenerbahçe'den alırken Terim de rahat bir nefes aldı. Aykut Kocaman ise artık hata yapma lüksünü doldurdu.
Bu arada maç başlamadan geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Brezilyalı eski meşhur futbolcu Socrates için saygı duruşu yapılması size de garip gelmedi mi?
3 Ekim 2011 Pazartesi
18 Ağustos 2011 Perşembe
Sabri Fatih Terim'i Fena Kızdırmış
Hazırlık maçında Sabri'nin yaptığı top kayıpları üzerine Fatih Terim fena kızmış. Kızılmayacak gibi de değil hani döktürmüş yine..
İşte Sabri'nin Fatih Terim'i çıldırttığı an.
İşte Sabri'nin Fatih Terim'i çıldırttığı an.
Süper Kupa Süper Messi
İspanya süper kupası 2-2 nin rövanşında Real Madrid'i Nou Camp'ta 3-2 yenen Barcelona'nın oldu. İlk maçta olduğu gibi rövanşta da Real Madrid daha baskılı oynasa da sonuca gitmedeki beceriksizlikleri yine sonları oldu. İki maçta da gördük ki Barcelona pozisyon yakaladı mı golü atıyor. Real ise defalarca geldiği Barcelona kalesinde gol vuruşu yapmakta çok zorlanıyor. Burda önemli faktör tartışmasız dünyanın en iyi oyuncusu Messi toplu buluştuğu her an maçın dengelerini değiştiriyor. Yine süper oynayarak süper kupayı Barca'ya getirdi. Real Madrid çok pahalı bir takım ama eldeki imkanlara göre çok çok daha iyi bir kadro kurmalılardı. Özellikle forvette daha önceki oyuncuları Van Nistelrooy, Ronaldo (Fenomeno), Raul dünyada mevkisinin en önemli 5 oyuncusundan biriydi. Şimdiki Benzema ve Higuain iyi futbolcular da olsa David Villa gibi yoktan var eden ya da yakaladığını affetmeyen golcüler değiller. Aynı şekilde kendini Messi'yle kıyaslayan Cristiano Ronaldo'da Messi'nin yanından geçemez. Küçük takımın sivrilmeye çalışan oyuncusu gibi her aldığı topu kendine oynayıp yerli yersiz kaleye vuruyor Mourinho'nun onu pas konusunda uyarması şart. Kasap hareketlerinden vazgeçmeyen Pepe de Real'e hiç yakışmıyor. Ortada defansif oynayan Xabi Alonso varken yanında yine defansif oynayan Khedira yerine daha teknik ve top ayağına yakışan bir oyuncu seçmeli Jose..
Real'de bütün bu olumsuzluklara rağmen büyük bir avantaj var. Aldığı kupalara rağmen Guardiola'nın teknik direktör olarak Mourinho olması için on fırın ekmek yemesi lazım. Çünkü başarısı sadece temeli kendisinden önce atılmış makine gibi işleyen bir düzeni olan Barca'yla kısıtlı. Jose ise İngiltere'de ve İtalya'da kısacası gittiği her yerde başarılı oldu. Yarattığı Porto mucizesi ise zaten efsane olarak tarihte yerini aldı. Bu yüzden geçen sezon gibi sürpriz puan kayıpları yaşamazlarsa şampiyon olabileceklerine daha doğrusu Mourinho'ya inanıyorum. Zaten Messi, Villa, Xavi ve Iniesta'ya sahip olan Barca'ya bu yıl Alexis Sanchez ve Cesc Fabregas da eklendi sol bek pozisyonu dışında zaafları yok ama yine bu yıl işleri daha zor la liga geçen yıldan çok daha çekişmeli geçecek.
Arda'nın Atletico Kararı
Çok eleştirildi gidişi ancak iyi ki gitti Arda Turan. Türk futbolunun son yıllardaki en önemli oyuncusu olarak kariyerine Avrupa'da köklü bir kulüpte devam etmesi çok doğru bir karar. Hatta önceki sezon bile gidebilirdi Avrupa'ya..Ülkemizden yurtdışına giden tek tük oyuncularımızın genelde bedavaya gittiği ortamda Arda Turan'ın Galatasaray'a para kazandırarak gitmesi ne kadar vefalı olduğunu da gösteriyor. Gerçi Emenike'ye 10 milyon euro verilen ortamda 12 milyona Arda Turan gibi kaliteli bir oyuncuyu transfer etmek Atletico Madrid için de oldukça karlı oldu tabi.
Atletico tercihi çok doğru çünkü hem yeniden yapılanmaya giden bir takım hem de her zaman la liga da üst sıraları zorlayan ve Avrupa kupalarında mücadele eden bir takım. Mesela Tuncay Şanlı premier lig diye tutturup Middlesbrough,Stoke gibi vasat takımlara gittiği için futbolunda önemli bir düşüş yaşadı. Arda Turan bu hataya düşmedi ve büyük bir kulüpte oynamayı seçti.
Aguero'nun Manchester City'e gitmesiyle hücumda Arda'ya daha çok iş düşecek ama Atletico forvete Porto'dan Falcao'yu alırsa bu ikili la liga da çok can yakar.
Arda'nın yetenekleri tartışılmaz ve sakatlık yaşamazsa Atletico'da çok başarılı olup adından sıkça söz ettirecek.
Atletico tercihi çok doğru çünkü hem yeniden yapılanmaya giden bir takım hem de her zaman la liga da üst sıraları zorlayan ve Avrupa kupalarında mücadele eden bir takım. Mesela Tuncay Şanlı premier lig diye tutturup Middlesbrough,Stoke gibi vasat takımlara gittiği için futbolunda önemli bir düşüş yaşadı. Arda Turan bu hataya düşmedi ve büyük bir kulüpte oynamayı seçti.
Aguero'nun Manchester City'e gitmesiyle hücumda Arda'ya daha çok iş düşecek ama Atletico forvete Porto'dan Falcao'yu alırsa bu ikili la liga da çok can yakar.
Arda'nın yetenekleri tartışılmaz ve sakatlık yaşamazsa Atletico'da çok başarılı olup adından sıkça söz ettirecek.
Tümer Metin Kerkyra'da
3.5 yıldır Yunanistan'ın Larissa takımında top koşturan Tümer Metin aynı ligte yer alan Kerkyra takımıyla 1 yıllık sözleşme imzaladı. Önce Samsunspor daha sonra da Beşiktaş'ta birlikte oynadıkları İlhan Mansız'la seyir zevki veren ender futbolculardandı. Beşiktaş'tan Fenerbahçe'ye olaylı transferinden sonra kısa sürede futboluyla Fenerbahçelilerin de gözdesi oldu. Zico döneminde takıma büyük katkı yapmıştı Az Alkmaar maçlarında attığı jeneriklik goller hala akıllarda..Şanssızlığı sonraki sezon Aragones'in Fenerbahçe'ye gelmesiydi. O dönem Fenerbahçe'de Aragones yerine doğru düzgün bir teknik adam olsaydı Tümer Metin'i de Burak Yılmaz'ı da yazık etmezdi. Hal böyle olunca askerlik probleminin de etkisiyle Larissa'ya transfer oldu. Attığı gollerle orda da taraftarların gönlünü fethetti. Şimdi 37 yaşındaki yıldız acaba Türkiye'ye döner mi diye düşünürken Kerkyra'ya transfer oldu. Saha içindeki ve dışındaki karizmasıyla duruşuyla konuşmasıyla düşünce tarzıyla gerçekten adam gibi adam ve büyük oyuncudur Tümer Metin umarım yeni sezonda da her zamanki gibi başarılı olur.
3 Ağustos 2011 Çarşamba
Mirko Vucinic Juventus'ta
Roma'nın Karadağlı golcüsü Vucinic Juventus'a transfer oldu. 3 sezondur Roma'da 10 golün üzerinde oynuyor. Juventus için harika bir transfer. Zor gollerin adamıdır. Aynı zamanda forvet hattı yaşlı olan Juventus'a seriliği ile güç katacak tek başına maç kazandıran bir oyuncu. Efsane Del Piero'nun paslarıyla besleneceğini de düşünürsek bu sezon daha çok gol atacaktır. Beklerini Ziegler ve Lichtstenier, orta sahasını Pirlo ile takviye eden Vucinic'le iyice iddialı konuma geldi. Teknik direktörlüğe getirdikleri camianın çocuğu Antonio Conte'nin bu transferlerden sonra Juventus'u eski parlak günlerine döndürmek boynunun borcu..
Beşiktaşlılık Duruşu Bu Mu?
Beşiktaş dün sürpriz bir kararla teknik direktörlüğe ''vekaleten'' Portekizli Carlos Carvalhal'ı getirdi. Sürekli Beşiktaşlılık duruşundan bahsedilen dönemde böyle bir karar alınması büyük çelişki. Allah aşkına Beşiktaş camiasında hoca mı yok madem Tayfur Havutçu'nun kısa zamanda aklanacağına inanıyorsunuz, bu süreçte takımı tanımayan yabancı antrenör getirmek Beşiktaşlılık duruşuyla ne derece örtüşüyor acaba? Bu kararın göstergesi Beşiktaş'ın yabancı futbolcularının oyuncağı haline gelmesidir. Aman bunların dilinden anlayan bunlarla iyi geçinen bir hoca olsun da ne olursa olsun gibi bir düşünce var. Carvalhal ülkesinde pek tutulan bir hoca değil kariyer olarak da önemli bir geçmişi yok. Ayrıca teknik direktörlük yapan bir adamın yurtdışına yardımcı antrenör sıfatıyla gitmesi hiç de mantıklı değil. Yarın bir gün teknik direktör olarak devam edecek derlerse kimse şaşırmasın. Beşiktaş camiasında Tayfur Havutçu'nun bu özel durumunda görev alabilecek onlarca isim varken Portekizlilere yaranmak için Carvalhal'ın getirilmesinden sonra yönetim Beşiktaşlılık duruşundan falan bahsetmesin. İbrahim Üzülmez'e yapılan veda basın toplantısında olduğu gibi yönetimin tavrı yine samimiyetsiz ve inandırıcılıktan çok uzak.
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Türkiye'nin 2014 Dünya Kupası Eleme Grubu
A milli takımımızın Brezilya 2014'e katılma mücadelesi vereceği takımlar belli oldu. D grubunda Hollanda, Macaristan, Romanya, Estonya ve Andorra'yla eşleştik. Hollanda tabiki grubun favorisi ama bizle yapacakları maçlarda onları favori olarak görmememiz gerekir. Milli takım eskiden beri kendinden güçlü ekiplere karşı ekstra motivasyonla daha iyi maçlar çıkarıyor. Bizim en büyük sorunumuz rahat alırız dediğimiz maçlarda puan kaybetmemiz. Son örneği Azerbaycan maçıdır. Yine aynı hataları yapmazsak Hollanda maçlarında puan kaybetsek bile 2014 hedefimize ulaşırız.
Rakiplere ayrı ayrı bakacak olursak Marwjik elinde çok teknik oyuncular olsa da Hollanda'ya oldukça sert bir futbol oynatıyor. 2010'da Brezilya'yı döve döve elediler. Finalde İspanya'ya karşı oynadıkları anti-futbol da büyük tepki toplamıştı. Kalecileri Stekelenburg iyi kaleci ama defansları çok iyi değil. Van Persie, Huntelaar gibi forvetleri var ama en çok sivrilen tek başına maç kazandırabilen iki isim tabiki Sneijder ve Robben.
Macaristan'da yeni yeni forma şansı bulan sağ bek Pal Lazar'ı bu yıl Samsunspor formasıyla izleyeceğiz. Takımın en büyük silahı Psv'den Anzhi'ye transfer olan sol kanat oyuncusu Balazs Dzsudzsak , forvette Genoa'lı Rudolf, defansta Anderlecht'li Juhasz, orta sahada Sampdoria'dan Vladimir Koman da takımın öne çıkan oyuncuları. Asla hafife alınmaması gereken ancak bizim iki maçta da yenmemiz gereken bir takım.
Romanya'da kaleyi Pantilimon koruyor. Sol bekte Shaktar'dan Razvan Rat, sağ bekte Porto'dan Sapunaru defansta Galatasaray'dan hatırladığımız Gabriel Tamas, Sağ açıkta Dinamo Bükreş'ten Gabriel Torje, forvette Schalke'ye transfer olan Ciprian Marica ve Galatasaraylı Bogdan Stancu Romanya'nın diğer önemli oyuncuları.Özellikle Stancu Romanya'da çok şey beklenen oyunculardan biri ama Fatih Terim Galatasaray'ında fazla şans bulması zor gözüküyor. Tabi bir de meşhur Mutu var Cesena'da eski formunu yakalarsa elemelerde o da kadroya girecektir.
Fifa dünya sıralamasında Estonya 79. Andorra ise 203. sırada ve bu maçlarda puan kaybetme ihtimalimizi düşünmek dahi istemiyorum.
Rakipler bir yana esas iş bizde bitiyor. Hiddink oyuncu seçimlerini ezberden yapmaya devam ederse yine hüsrana uğrarız. Belki bu sefer bir sürpriz yapar süper ligi iyi takip edip formda oyuncuları seçer.
29 Temmuz 2011 Cuma
Frey Genoa'da
Fiortenina'nin Fransız kalecisi Sebastien Frey Genoa'ya 5 yıllık imza atti. Hakettiği değeri bulamayan sağlam kaleciler ekolündendir. Inter gibi büyük bir takımda oynamışlığı var ancak o seneki toplama kadronun dağıtılmasından nasibini almıştı önünde sürekli değişen defans hattına inat sergiledigi iyi performansa rağmen. Fransa milli takımı da değerlendiremedi Frey'i yalnızca iki kez a milli formayı giydi. Genoa transferde akıllı takımdir iyi kaleciyi hemen takıma kazandırmışlar. Futbolda atanla tutan adam iyi olacak derler ya Genoa tutanı buldu atanı da bulursa geçen seneden daha üst sıraları zorlar.
28 Temmuz 2011 Perşembe
Bye Bye Emenike
Fenerbahçe sezon başında Kardemir Karabükspor'dan 9 milyon euroya transfer ettiği Emmanuel Emenike'yi 10 milyon euro karşılığında Spartak Moskova'ya verdi.
Emenike bizim medyamızda dünyanın haberinin olmadığı bir dünya yıldızı olarak lanse edildi hep. Oysa maçlarını izlediğimizde öne çıkan özelliği çok güçlü bir fiziği olmasıydı. Bunun dışında ne gol vuruşu ne pozisyon alması ne de oyun zekası olarak üst düzey bir futbolcu görüntüsü vermedi. Anadolu takımları için oldukça iyi sayılabilecek bir kontraatak golcüsü ama büyük takımlarda özellikle de Fenerbahçe'de oynamak başka bir şey. Kezman gibi Guiza gibi Anelka gibi uluslararası düzeyde kendini kabul ettirmiş futbolcuların bile beklentinin altında kaldığı bir takımda özellikle de şampiyonlar liginde çok silik kalacaktı ve kendisine ödenen 9 milyon euroya Avrupa standartlarında çok iyi oyuncular transfer edilebilirdi. Fenerbahçe geç de olsa bu yanlışından döndü. 10 milyon euro iyi rakam Emenike bu fiyatlara ancak rus liginde oynar zaten. Transferin altında Fenerbahçe'nin küme düşürüleceği yüzünden yabancıları elden çıkardığı dedikoduları dolaşsa da bence en büyük etken hem şike soruşturması dolayısıyla oyuncu ve kulüp üzerinde varolan ve ileride de yükselebilecek psikolojik baskı hem de Spartak Moskova'nın teklifinin cezbediciliği. Belki de hatasını anladı Fenerbahçe yönetimi. Aslında Niang'ı da Katar'a yüksek fiyattan verip iki iyi forvet alsalar çok akıllıca olur. Mesela Artem Milevsky ve Alberto Paloschi..
Emenike bizim medyamızda dünyanın haberinin olmadığı bir dünya yıldızı olarak lanse edildi hep. Oysa maçlarını izlediğimizde öne çıkan özelliği çok güçlü bir fiziği olmasıydı. Bunun dışında ne gol vuruşu ne pozisyon alması ne de oyun zekası olarak üst düzey bir futbolcu görüntüsü vermedi. Anadolu takımları için oldukça iyi sayılabilecek bir kontraatak golcüsü ama büyük takımlarda özellikle de Fenerbahçe'de oynamak başka bir şey. Kezman gibi Guiza gibi Anelka gibi uluslararası düzeyde kendini kabul ettirmiş futbolcuların bile beklentinin altında kaldığı bir takımda özellikle de şampiyonlar liginde çok silik kalacaktı ve kendisine ödenen 9 milyon euroya Avrupa standartlarında çok iyi oyuncular transfer edilebilirdi. Fenerbahçe geç de olsa bu yanlışından döndü. 10 milyon euro iyi rakam Emenike bu fiyatlara ancak rus liginde oynar zaten. Transferin altında Fenerbahçe'nin küme düşürüleceği yüzünden yabancıları elden çıkardığı dedikoduları dolaşsa da bence en büyük etken hem şike soruşturması dolayısıyla oyuncu ve kulüp üzerinde varolan ve ileride de yükselebilecek psikolojik baskı hem de Spartak Moskova'nın teklifinin cezbediciliği. Belki de hatasını anladı Fenerbahçe yönetimi. Aslında Niang'ı da Katar'a yüksek fiyattan verip iki iyi forvet alsalar çok akıllıca olur. Mesela Artem Milevsky ve Alberto Paloschi..
5 Haziran 2011 Pazar
Ersan Gülüm Besiktas'ta
Gecen sene kiralik geldigi Besiktas'ta formayi kapan ve milli takima kadar yukselen Ersan Gulum, bonservisiyle birlikte Besiktas'in oyuncusu oldu. Adanaspor ve Besiktas 4 milyon euro'ya anlastilar. Gectigimiz sezonun en gozde stoperi oldugunu ve genc yasini dusununce 4 milyon euro oldukca makul bir rakam. Ozellikle devreye Galatasaray'in da girmesi Adanaspor'la Fatih Terim'in yakin dostlugu transferde on plana ciksa da Ersan israrla Besiktas'ta oynamak istedigini yoksa Adanaspor'a donecegini aciklamisti. Sozunun eri oldugunu da Besiktas'a giderek gosterdi. Galatasaray'in Ersan'a daha cok ihtiyaci vardi ve bu transfer onlar icin buyuk bi kayip oldu, Besiktas icin ise onemli bir kazanc ozellikle de iyi yerli stoper bulmada sikinti yasanan bu donemde uzun vadede rahat edecekler.
30 Mayıs 2011 Pazartesi
George Best
"In 1969 I gave up women and alcohol. It was the worst 20 minutes of my life."
“Eğer bana üç kişiyi çalımlayıp 35 metreden Liverpool'a nefis bir gol atıp tribünleri ayağa kaldırmak mı, yoksa dünya güzelini yatağa atmak mı diye sorsanız karar vermesi çok zor olurdu. Şanslı biri olarak her ikisini de yaptım. Ama birini 50 bin kişinin gözleri önünde.''
''Çok fazla param var ve ben paramı alkole, kızlara ve hızlı arabalara harcıyorum, geride kalanı da saçıp savuruyorum.''
''Yedi tane Dünya Güzeli ile birlikte olduğumu söylüyorlar. Bu yanlış, sadece dört tanesiyle birlikte oldum.''
-Muhabir: Maça en yakın ne zaman seks yaptın?
-Best: Devre arası sayılır mı?
Karaciğer naklinden sonra doktoru:
-George bundan sonra içki ve sigara kesinlikle ama kesinlikle yasak.
Best:
-O zaman niye bu kadar ameliyatla, nakille, ızdırapla, neden bunlarla uğraştırdın ki beni?
''Eğer biraz çirkin olsaydım Pele'nin adı bile hatırlanmazdı.''
''Futbol oynamayı değil yaşamayı seviyorum.''
“Eğer bana üç kişiyi çalımlayıp 35 metreden Liverpool'a nefis bir gol atıp tribünleri ayağa kaldırmak mı, yoksa dünya güzelini yatağa atmak mı diye sorsanız karar vermesi çok zor olurdu. Şanslı biri olarak her ikisini de yaptım. Ama birini 50 bin kişinin gözleri önünde.''
''Çok fazla param var ve ben paramı alkole, kızlara ve hızlı arabalara harcıyorum, geride kalanı da saçıp savuruyorum.''
''Yedi tane Dünya Güzeli ile birlikte olduğumu söylüyorlar. Bu yanlış, sadece dört tanesiyle birlikte oldum.''
-Muhabir: Maça en yakın ne zaman seks yaptın?
-Best: Devre arası sayılır mı?
Karaciğer naklinden sonra doktoru:
-George bundan sonra içki ve sigara kesinlikle ama kesinlikle yasak.
Best:
-O zaman niye bu kadar ameliyatla, nakille, ızdırapla, neden bunlarla uğraştırdın ki beni?
''Eğer biraz çirkin olsaydım Pele'nin adı bile hatırlanmazdı.''
''Futbol oynamayı değil yaşamayı seviyorum.''
Şampiyon Orduspor
Mersin İdman Yurdu ve Samsunspor'dan sonra süper lige yükselen 3. takım Gaziantep Büyükşehir Belediye'yi Ahmet Kuru'nun golüyle 1-0 yenen Orduspor oldu.
Dile kolay tam 26 yıldır takımı süper ligten uzak kalan şehir hayallerine kavuştu. Sezona Uğur Tütüneker'le başlayan Orduspor kazanması şart olan maçlarda hayalkırıklığından öteye gidemiyordu. Metin Diyadin'in gelişi de beklenilen etkiyi hemen gösterememişti. Ancak ligin son iki haftasında alınan galibiyetler ve play-off'ta gösterilen performansla Orduspor süper lige son bileti de almayı başardı. Uzun süre sakat olan Galatasaray altayapısından yetişme İrfan Başaran'ın son maçlardaki oyunu bu çıkışı tetikleyen unsurlardan biri. Eski Antalyasporlu Ahmet Kuru'nun da sezon boyu yaşanan gol atma sıkıntısını geç de olsa son maçlarda gidermesinin takımın süper lige çıkmasında önemli rolü var. Tabii sezon içinde genelde kulübeden gelip attığı gollerle birçok puan kazandıran Mehmet Ayaz da unutulmamalı.
Büyük taraftar desteği olan şehir takımlarımızın süper ligte olması çok güzel. Mersin ve Samsun'dan sonra Ordu'nun da gelişiyle seneye deplasmanlarda daha renkli görüntüler izleyeceğimiz kesin.
Şampiyon Orduspor süper lige hoş geldin!
Transfer Sezonu
Transfer sezonu başladı. Kulüpler bir bir anlaştıkları oyuncuları açıklıyorlar. Bu yılın öncekilerden farkı 3 büyüklerin elini çabuk tutması oldu. Eskiden kamplar biter transferler ancak takıma katılırdı. Bu yıl ise kampa tam takım gitme düşüncesinin hakim olduğunu görmek sevindirici.
Beşiktaş, Trabzon'la sözleşme uzatmayan Egemen Korkmaz'ı aldı. Birinci sınıf bir stoper olmasa da Türkiye çapında iyi bir alternatife sahip oldular. Gençlerbirliği'nin forveti Mustafa Pektemek'i 4milyon euro + Ali Kuçik karşılığında transfer ettiler. Pektemek birkaç yıldır adından söz ettiren yetenekli bir oyuncu ancak 11'de ne kadar şans bulabilecek orası soru işareti..Ali Kuçik ikinci yarı Buca'daki performansıyla aslında kolay gözden çıkarılacak bir oyuncu olmadığını gösterdi, Gençlerbirliği'nde başarılı olabilir. Bunların yanında Rapid Vien'den Veli Kavlak ve Tanju Kayhan, Leverkusen'den ise Burak Kaplan alındı. bu 3 transfer kadro şişkinliği yaratacak gibi duruyor, gereklilikleri tartışılır.
Fenerbahçe, Karabük'ten Emenike'yi 9 milyon euro karşılığında transfer etti. Emenike'yi basın sezon boyunca fazla abarttı. Şampiyonlar liginde oynayacak bir takım böyle yüksek bir bedeli gözden çıkarmışken neden avrupa çapında bir forvet almadı anlamak çok güç. Gençlerbirliği'nden Orhan Şam 3.5 milyon euro karşılığında alındı. Sağ bek olarak adı geçse de esas mevkiisi stoper defans için iyi bir takviye. Kayseri'nin milli stoperi Serdar Kesimal de Fenerbahçeli oldu. Serdar bu seneki performansıyla öne çıkan defanslardan biriydi, faydalı olacaktır.
Galatasaray, teknik direktörlüğe Fatih Terim'i getirerek transfer piyasasına hızlı giriş yaptı. Selçuk İnan'ı bonservis ödemeden transfer ettiler. Trabzonspor'u Burak Yılmaz'la birlikte zirveye taşıyan Selçuk milli takımda da düzenli oynamaya başladı her şeyden de öte Galatasaray'ın ihtiyacı olan bölgenin oyuncusu olması bu transferi önemli kılıyor. Forvete geçen sezon Bolton'da oynayan İsveçli Elmander'i aldılar. Kariyerine bakıldığında fazla gol atmış olmasa da İngiltere liginde düzenli oynamış, fiziği güçlü bir oyuncu olduğu için Türkiye'de eskiye nazaran daha çok gol atması sürpriz olmayacak.
Beşiktaş, Trabzon'la sözleşme uzatmayan Egemen Korkmaz'ı aldı. Birinci sınıf bir stoper olmasa da Türkiye çapında iyi bir alternatife sahip oldular. Gençlerbirliği'nin forveti Mustafa Pektemek'i 4milyon euro + Ali Kuçik karşılığında transfer ettiler. Pektemek birkaç yıldır adından söz ettiren yetenekli bir oyuncu ancak 11'de ne kadar şans bulabilecek orası soru işareti..Ali Kuçik ikinci yarı Buca'daki performansıyla aslında kolay gözden çıkarılacak bir oyuncu olmadığını gösterdi, Gençlerbirliği'nde başarılı olabilir. Bunların yanında Rapid Vien'den Veli Kavlak ve Tanju Kayhan, Leverkusen'den ise Burak Kaplan alındı. bu 3 transfer kadro şişkinliği yaratacak gibi duruyor, gereklilikleri tartışılır.
Fenerbahçe, Karabük'ten Emenike'yi 9 milyon euro karşılığında transfer etti. Emenike'yi basın sezon boyunca fazla abarttı. Şampiyonlar liginde oynayacak bir takım böyle yüksek bir bedeli gözden çıkarmışken neden avrupa çapında bir forvet almadı anlamak çok güç. Gençlerbirliği'nden Orhan Şam 3.5 milyon euro karşılığında alındı. Sağ bek olarak adı geçse de esas mevkiisi stoper defans için iyi bir takviye. Kayseri'nin milli stoperi Serdar Kesimal de Fenerbahçeli oldu. Serdar bu seneki performansıyla öne çıkan defanslardan biriydi, faydalı olacaktır.
Galatasaray, teknik direktörlüğe Fatih Terim'i getirerek transfer piyasasına hızlı giriş yaptı. Selçuk İnan'ı bonservis ödemeden transfer ettiler. Trabzonspor'u Burak Yılmaz'la birlikte zirveye taşıyan Selçuk milli takımda da düzenli oynamaya başladı her şeyden de öte Galatasaray'ın ihtiyacı olan bölgenin oyuncusu olması bu transferi önemli kılıyor. Forvete geçen sezon Bolton'da oynayan İsveçli Elmander'i aldılar. Kariyerine bakıldığında fazla gol atmış olmasa da İngiltere liginde düzenli oynamış, fiziği güçlü bir oyuncu olduğu için Türkiye'de eskiye nazaran daha çok gol atması sürpriz olmayacak.
21 Şubat 2011 Pazartesi
Beşiktaş: 2 - Fenerbahçe: 4
Maç öncesi bütün veriler Fenerbahçe galibiyetini işaret ediyordu. Beşiktaş'ın tek avantajı maçın İnönü'de olmasıydı. Ama yine herkes tuzağa düştü ve derbi maçların favorisi olmayacağını unuttu. Fenerbahçe golü erken buldu Dia topu direğe değil kaleye atabilseydi belki de çok erkenden maç bitecekti. Ancak Beşiktaş birden skoru 2-1 e getirdi ve rakibi üzerinde baskı kurdu. Almeida karşı karşıya golü atabilseydi favori olmadıkları bu maçı kazanacaklardı belki de. Takım oyuna ağırlığını koymuşken topsuz alanda Lugano'ya dirsek atan kırmızı kart gören ve penaltıya sebep olan Ferrari'nin yaptığı takımını sabote etmekten başka bir şey değildi. Bu pozisyondan sonra Fenerbahçe tamamiyle oyunda hüküm süren taraftı. Beşiktaş'ı çok seven Alex yine sahneye çıktı ve hat trick yaptı. Kafayla attığı gol ve Dia'nın harika pasında Rüştü'yü yatırarak attığı gol birbirinden güzeldi. Beşiktaş adına Ekrem Dağ'ın attığı gol de jeneriklikti. Ancak gol bir yana Schuster'in istikrarlı bir Hilbert dururken maç eksiği olan Ekrem'i tercih etmesi Dia'nın o kanatta etkili olmasına yol açtı. Bütün sezon 11 de yer almış Sivok dururken maçın olay adamı Ferrari'yi tercih etmek heralde gecenin yanlışı oldu. Schuster'in bir başka yanlışı Fenerbahçe maçlarını boş geçmeyen Bobo'yu maç kadrosuna almamaktı.
Fenerbahçe'nin ilk golün ardından fırsatları değerlendirememesi 2.golü bulamaması az kalsın öne geçtiği maçta puan kaybetmesine yol açıyordu. Özellikle Dia topu harika taşımasına ve çok rahat adam geçmesine rağmen son vuruşlarda çok etkisiz. Sakatlık sorunları yaşayan Mehmet Topuz, Gökhan Gönül ve Emre fazla etkili olamadılar. Ancak Alex son yarım saat ağırlığını koyarak maçı çevirmesini bildi.
Beşiktaş tarihin en iyi kadrosunu kurmuşken en kötü sezonunu yaşayan Galatasaray'la aynı puanda olmasının değerlendirmesini iyi yapmalı. Schuster bugüne kadar rakipleri defans yapmakla çağdışı futbol oynatmakla suçladı ama kendisi bu takıma ne kattı acaba zira elinde yıldızlarla dolu geniş bir kadro var.
Fenerbahçe 6 maçtır kazanıyor zor rakipleri geçti ancak kolay gözüken maçları hafife almamalı önceki sezonlarda şampiyonluklar hep kolay denilen maçlarda kaybedildi.
15 Şubat 2011 Salı
Üzülmez Diye
İbrahim Üzülmez sözleşmesi feshedildikten sonra veda için bir basın toplantısı düzenledi. Aslında bu toplantıyı yalnız başına yapması bekleniyordu ama Yıldırım Demirören de toplantıya katıldı. Şüphesiz ki bu Üzülmez'in daha temkinli konuşmasına neden oldu. Başkan bu toplantı için türk futbol tarihinde bir ilk dedi birkaç kez. Gerçekten de söylenenlerle yapılanların bu kadar zıt olması açısından tarihe geçebilecek bir toplantıydı! Gösterilen gerekçeler o kadar temelsiz ki başkanın gösterdiği samimiyete inanmak oldukça güç. Söylenene göre Toraman'ın ortaya ettiği küfrü üzerine alınmış ve devre arasında ve de kaptan olduğu (bu iki gerekçe özellikle vurgulanıyor) halde yumruk atarak karşılık verdiği için bileti kesilmiş Üzülmez'in. Beşiktaş dünyada izlenen bir kulüp olduğu için bu karar alınmalıymış. Tabii fazlaca tutarsızlık var. Basın toplantısında daha önce kulüpte yaşanan benzer olaylar hatırlatıldığında, bizim dönemimizde değildi, antrenman sahasındaydı onlar bu devre arasında oldu yapacak başka bir şey yoktu gibi tatmin etmeyen cevaplar verildi. Daha iki gün önce federasyon başkanı Özgener'e demokrasi yok mu adalet nerede diye bas bas bağıran başkanın takım arkadaşına küfür eden Toraman'a bir ceza vermeden sadece Üzülmez'in biletini kesmesi hiç de adil olmadı.
İbrahim Üzülmez yaptığı yanlışın farkında ancak çok efendice belirttiği güzel bir nokta var ''Onca hocayla futbolcuyla çalıştığım halde neden sadece bir kişiyle sorun yaşamışım?'' diye soruyor basın mensuplarına haklı da.
Yönetim bu konuyu kulüp içinde çözmeliydi. Ceza verilecekse ise olayın iki tarafı da bundan nasibini almalıydı. İbrahim ''Üzülmez'' diye sadece onun kaptanı olduğu yıllardır oynadığı takımdan sezonun ortasında apar topar kapının önüne konmasının açıklanır bir tarafı yok. Seni şimdi gönderiyoruz ama gel sezon sonu jübile yapalım, altyapıya hoca ol sözleri ise önümüzdeki tabloya bakınca komik ve samimiyetsiz geliyor.
Gerçekten de tarihe geçecek bir basın toplantısı oldu.
İbrahim Üzülmez giderken buruk bir şekilde böyle olmasını istemezdim hakkınızı helal edin dedi ve gitti.
Çok yetenekli değildi ama canla başla oynayan adam gibi adamdı Deli İbrahim böyle gönderilmeyi haketmedi.
Beşiktaş taraftarı elbet kendince değerlendirmesine yapıp gereken tepkiyi gösterecektir.
Ancak hakemlerden federasyondan adalet bekleyenler öncelikle kendi adalet anlayışını bir sorgulamalı.
31 Ocak 2011 Pazartesi
Balıkesirspor:1 - Eyüpspor:3
Bu soğukta tribünlerdeki yerimizi alıp Balıkesirspor'dan 3 puan beklediğimiz maçın sonu hüsran oldu. Aslında eldeki malzemeye bakınca açıkça gördük ki biraz fazla iyimser davranmışız. Ne sağ bekteki Fatih Kara ne sol bekteki Emre Bayraktarbaşı hücuma destek olmalarını geçtim asıl görevleri savunmayı bile yapmaktan acizler. Orta sahanın ortasında oynayan Aytekin-Yunus ikilisi de bölgelerinde hiç etkili olamadılar. Özellikle 10 numaralı formayı taşıyan kaptan Yunus'un performansı beklenenden çok uzak. Takımın en iyisi izleyince işte futbolcu dedirten oyuncusu sağ kanatta oynayan Emre İşçiler ona forvetler Ali Öztürk ve Sinan Uzun eşlik etmeye çalışsalar da takımın geri kalanında vasatın üstüne çıkan olmaması bu üçlünün verimini düşürüyor.
Eyüpspor'un ara transferde aldığı eski Beşiktaşlı Ahmet Dursun dikkat çeken fazla kilolarına rağmen attığı iki golle 2.ligte idare edeceğini gösterdi. Eyüpspor'da bir başka tanınan isim eski Galatasaraylı İlyas Kahraman. O da eski günlerinden uzak olsa da tecrübesiyle sahada ayakta kaldı.
Hakem verdiği ve vermediği penaltılarla büyük tepki çekti. Özellikle Balıkesir aleyhine çaldığı penaltılarla maçı çığrından çıkardı. Ancak hakemin de ötesinde Balıkesirspor yanlış hoca tercihiyle takımı baştan aşağı değiştiren, sıradan oyuncularla doldurdan transfer politikasıyla play off oynama şansını aslında sezon başında çöpe atmıştı. Bank Asya'ya yükselmek için seneye iyi bir yapılanma içine girilmeli. Ucuz diye vasıfsız oyuncularla takımı doldurmak yerine Bank Asya tecrübesi olan değerli, kaliteli birkaç oyuncu alma yolunu seçmek doğru olur. Tabii takımın başına tecrübeli ve vizyonlu bir hoca bulmak öncelikli şart.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)