Özellikle ön libero pozisyonunda yıllardır Portekiz'in başarılı bir ekolü var. O meşhur oyunu çift yönlü oynayabilen orta sahalardan Maniche, Tiago ikilisinin ardından milli takımda bayrağı teslim alan oyunculardan biri de Meireles oldu. Ligimizde başarılı performansıyla daha önceki takımlarında hiç olmadığı kadar öne çıkan Fernandes'in de üzerinde milli takımda pozisyonunun önceki gün Tottenham' transfer olan Moutinho ile birlikte ilk tercihi Raul Meireles. Bu açıdan baktığımızda Fernandes'in yıldızlaştığı bir ligte Meireles'ten daha fazlasını beklemek hiç de aşırı bir beklenti olmayacak.
Fenerbahçe Avrupa çapında isim yapmış ve üst düzey takımlarda oynamış bir orta sahayı kadrosuna kattı. Henüz takıma adapte olmamış bir Krasiç, yavaş yavaş forma giren bir Sow da var. Bu alternatifli kadroda tek sıkıntı Avrupa maçlarında defansta yaşanır. O da Yobo yerine Kjaer veya onun gibi üst düzey bir stoperin transfer edilememesinden kaynaklı bir sorun aslında. İşin Alex-Aykut Kocaman'lı gerilimine dönersek, Meireles transferinden sonra bu takım çok net Alex'siz de oynar taşları doğru yere koyarsanız daha bile hücumcu ve hızlı bir takım haline gelir. Artık top Aykut Kocaman'da daha vasat kadroyla Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea'yi elemenin eşiğinden dönen bir Fenerbahçe'yi bu imkanlarla Avrupa Ligi'nde zirveye oynatmalı. Bunun için de acilen temkinli adı altındaki korkak futboldan vazgeçmeli. Unutulmasın ki Türk takımları başarıyı hep yediğinden fazlasını atarak kazandı bizim mental futbol anlayışımızın savunma futboluyla örtüşmediği apaçık ortada. Aykut Kocaman da takımı ileride baskı kuran bir sisteme sokamaz ve elindeki bu güçlü kadroya rağmen başarısız olursa hiçbir bahanenin arkasına sığınamaz.