28 Şubat 2010 Pazar

İbb:2 - Fenerbahçe:1


İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un Fenerbahçe'ye ters gelen bir takım olduğu ve hafta içindeki Lille maçının ardından bu maçın zor geçeceği belliydi. Ancak Fenerbahçe'nin 11'ini gördüğümde Daum'un işleri daha da zorlaştırdığını fark ettim. Sakatlıkların çok olduğu takımda elinde Guiza, Semih, Gökhan Ünal gibi 3 tane forvet oyunucusu varken Daum 4-3-1-2 gibi elindeki kadronun oynayabileceği bir sistemi tercih etmiyor, 4-4-1-1 de ısrar ediyor ve sağ açıkta elinde Deivid varken o pozisyonda daha önce hiç oynamamış Deniz'i oynatmayı seçiyordu. Bu tercih bir intihardı. Emre dışında orta sahada atak başlatabilecek oyuncu zaten yoktu. Selçuk'un kaptırdığı topta Ali Güzeldal şık bir ara pas verdi. Bilica bütün sezon yaptığı gibi yine marke etmesi gereken forvetin gerisinde kaldı ve İskender Alın şık bir gol attı. İlk yarı sonunda Alex'in pasında yanlış yerde oynatılan ve bunun sonucunda tribünlerin yuhaladığı Deniz her şeye rağmen golünü attı ancak yan hakem ofsayt gerekçesiyle golü iptal etti. İkinci yarı Daum Deniz ve Selçuk'u çıkarıp Cristian'la Deivid'i soktu. Takım biraz toparlanır gibi oldu. Gökhan Gönül'ün ortasında Alex'in havada yaptığı harika vuruş beraberliği getirdi ancak bundan sonra takım yine geriye yaslandı, tempoyu düşürdü ve pas hataları çoğaldı. Vederson ve Cristian bu hatalarda başı çeken isimlerdi. Defansta Bekir ve Gökhan Gönül'ün üstün çabası atakları bir nebze olsun savuşturdu. Alex'in kırmızı kartından sonra İbb'nin 2.golü geçtiğimiz pazartesi Bursaspor'dan yenen 3.gole benzer bir pozisyonda doğum günü çocuğu İskender Alın'dan geldi. Tüm bunlar olurken Semih kenarda Daum'un yanında oturuyor onu oyuna almak da kimsenin aklına gelmiyordu. İbb mütevazı kadrosuna ve seyirci desteği olmamasına rağmen, genç oyunculara önem veren, başarılı hocası Abdullah Avcı yönetiminde maçı kazandı. Fenerbahçe açısından maçın kaybedilmesinde ne Deniz'in iptal edilen golü ne de Alex'in kırmızı kartı bahane edilmeli. Bu kötü sonucun her şeyden önce de kötü ve isteksiz futbolun mimarı Daum'dur. Fenerbahçe iç sahadaki maçlarında bile tek forvetle oynayan, etkili hücum yapamayan, rakibi baskı altına alamayan ve yıllardır üzerinde taşıdığı büyük takım karakterinden uzak bir takım haline geldi. Öyle ki son anda attığı gollerle gelen beraberliklerde bile 2 puanı kaçırdığına değil bir puan kazandığına sevinir oldu. Asıl çözülmesi gereken problem bu. Bugünkü yenilgi şampiyonluk iddiasını derinden sarstı. Aslında bu sarsıntı geçen hafta sahasında 2-0'dan 3-2 kaybettiği Bursaspor maçında kendini göstermişti. Bundan sonra da Fenerbahçe'nin işi çok zor özellikle de Daum takımın başındayken.

27 Şubat 2010 Cumartesi

Kayserispor:1 - Beşiktaş:2


Kayseri'de ligin en az gol yiyen takımlarının buluşmasında tam 3 gol oldu. Beşiktaş Tello'yla maça hızlı girdi. Şili'deki 8.8 lik deprem Tello'nun son haftalardaki durağan performansını da sarsmış olmalı. İlk golü attı ikincisini de yaptığı hücum presle ve Bobo'ya verdiği şık pasıyla hazırladı. Kayseri'de Ali Turan'ın takımdan dışlanmasıyla oluşan defans sıkıntısı hala devam ediyor. Cangele'nin de yokluğuyla forvette fazla etkili olamadılar. Mustafa Denizli sürpriz bir kararla İbrahim Toroman'ı iki stoperin önünde, Fink ve Ernst'in arkasında ön libero gibi oynattı. Başlarda takımın önemli bir ismi olarak görülmeyen Ekrem Dağ sınırlı kapasitesine rağmen takımın jokeri haline geldi ve çoğu isimden daha faydalı oynuyor. Bu akşam da Tello'yla birlikte Beşiktaş'ın önemli bir deplasmanı aşmasını ve şampiyonluk umutlarının sürmesini sağladılar.

Fenerbahçe Ülker 81-77 Galatasaray Cafe Crown


Derbi maç beklendiği gibi yüksek tempolu ve sert geçmedi. Fenerbahçe maçın başından son dakikalarına kadar 6 ila 12 arası farkla önde götürdü maçı. Son dakikalarda fark 3'e inse de maçın yıldızı Roko Ukiç sürprize izin vermedi. Ukic gercekten Fenerbahce Ülker'in yıllardır ihtiyacını duyduğu guard. Tamam Solomon da harika maçlar çıkardı zamanında ama disiplinsiz ve başına buyruk oyunu özellikle geçen seneki Efes Pilsen önünde 2-0'lık seriden şampiyonluğun kaybedilmesinde laubaliliği ile çöküşe sürükleyen isimdi. Ukic pota altındaki oyunculara daha çok asist yapabilen, savunmaya delici hamleler yapabilen yeri geldiğinde de bugün son periyotta olduğu gibi sorumluluk alıp skor yapabilen bir guard. Bugün galibiyette bir diğer önemli isim de Ömer Onan'dı. Karakteristik özelliği hızı ve kritik 3 sayılık atışları ile önemli katkı sağladı. Galatasaray'da ise Wilkinson ve Rancik öne çıkan isimlerdi ancak sadece ikisinin oyunu galibiyete yetmedi. Dış atışlarda Murat Kaya'dan daha fazla yararlanabilirlerdi. Fenerbahçe'de Gordan Giricek ne iş yapar anlamak zor. Çok kariyerli bir oyuncu ama geldiğinden beri sürekli sakat ve takıma faydalı olamıyor. Bugün de oynamayacağı söyleniyordu ancak bir iki dakika sahada kaldı güzel de bir smaç vurdu Fatih Solak'ın üzerinden aslında ama hemen sonrasında yine oyundan çıktı. Çetin Yılmaz'ın dediğine göre direkt tuvalete gitmiş bağırsak enfeksiyonu yüzünden. Geçmiş olsun diyelim de artık 3 maç üst üste oynadığını görelim. Bu arada maçtan sonra kaptan Damir Mrsiç önderliğinde takım türkiye kupasını seyircilere getirdi. Uzun süredir bu derece dolu olmayan tribünlerdeki taraftarlar da hem kupa hem de derbi maçın sevincini birlikte yaşadılar.

Milli Takım Açıklandı




Milli takımın Honduras maçı için aday kadrosu açıklandı. Guus Hiddink'le yeni anlaşıldığını göz önüne alırsak bu kadro Oğuz Çetin'in seçimi gibi gözüküyor. Trabzonspor'un formda oyuncuları Onur Kıvrak ve Giray Kaçar'ın kadroya çağrılmaları çok isabetli. Keza Bursaspor'da başarılı bir sezon geçiren Volkan Şen'in seçimi de..Yine de soru işaretleri yok değil. Uzun süreli sakatlık yaşamış ve bu sezon çok maç oynamamış bir Aurelio'ya milli takımın ne kadar ihtiyacı var, forvette Semih Şentürk'ün olmaması ne derece doğru tartışmaya açık. İlginç bir nokta da Beşiktaş'tan sadece fazla forma şansı bulamayan genç oyuncu Necip Uysal'ın milli takıma çağırılması. Milli takım genç isimlerle kabuk değiştirecek mi yoksa laf olsun diye yapılan bir tercih mi bunu zaman gösterecek. Ayrıca forvette şu an süper ligde en golcü 10 isim arasındaki tek türk oyuncu olan Umut Bulut'un yer bulamaması da şaşırtıcı. Sanırım Colin Kazım'ın avantajı ya yurtdışında oynaması ya da Oğuz Çetin'in onu Les Ferdinand'a benzetmesi.
Kaleciler:Volkan Demirel (Fenerbahçe), Onur Kıvrak (Trabzonspor)
Savunma Oyuncuları: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Emre Güngör, Servet Çetin, Caner Erkin (Galatasaray), Ceyhun Gülselam, Giray Kaçar (Trabzonspor), Çağlar Birinci (Denizlispor)
Orta Saha Oyuncuları: Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Arda Turan (Galatasaray), Hamit Altıntop (Bayern Münih), Volkan Şen, Ozan İpek (Bursaspor), Mehmet Aurelio (Real Betis), Necip Uysal (Beşiktaş), Nuri Şahin (Borussia Dortmund)
Hücum Oyuncuları: Tuncay Şanlı (Stoke City), Kazım Kazım (Toulouse), Mevlüt Erdinç (Paris Saint Germain), Halil Altıntop (Eintracht Franfurt)