29 Nisan 2010 Perşembe

Mourinho Sahada

Yaka Paça

Nou Camp Coşkusu

Mourinho Şov


Ve Mourinho, Guardiola'nın bombasını patlattı. İnter 3-1'in rövanşında Barcelona'ya Nou Camp'ta 1-0 yenilmesine karşın finale yükseldi. Gerek Milano'daki maçta gerek bu maçta Mourinho rakibi ne kadar iyi analiz ettiğini gösterdi. Galiba büyük hocalar kendilerini böyle maçlarda ortaya çıkartıyorlar. İnter'in kadrosu gayet iyi ama bugün kime sorulsa yüzde 90'ı Barcelona kadrosu daha iyi der. En azından Mourinho'nun elinde bir Messi yok. Hal böyleyken dezavantajlı gözüken İnter aslında daha ilk maçta 3-1'le finalin kapısını aralamıştı. Bugün de on kişi kalmalarına rağmen o meşhur italyan savunmasının ne olduğunu göstererek finale çıkıtlar. Kibirli hatta çoğu zaman ukala ama Mourinho'nun gittiği her yerde bir karizması ve ağırlığı olduğu kesin. Porto'da yoktan var ettiği bir takım ile şampiyonlar ligini kazanması, Chelsea'deki şampiyonluklar üzerine İnter'de de finali yakalaması başarılarının tesadüf olmadığını oldukça açık bir şekilde gösteriyor. Guardiola için ise Barcelona'nın oynadığı futbola lafımız yok elbet ama bazı şeyler doğru gitmediğinde buna müdahale etmek ve alternatifler üretmek çok da zor olmamalı. Bugün sahada beni oyundan al diyen bir Yaya Toure vardı ki herhalde Guardiola'dan başka herkesin dikkatini çekmiştir. Şiddetle gol gerekirken İbrahimovic'i oyundan çıkarmak da pek mantıklı sayılmaz hani. Elinde organize bir takım ve dünyanın tartışmasız en iyi oyuncusu Messi olmasına rağmen takımını finale taşıyamayan Guardiola'ya denebilecek tek şey hayal kırıklığıdır.
Diğer tarafta Mourinho ise İnter'i 38 yıl sonra finale taşıyarak onlara rüya gibi bir gece yaşattı. Kendisi de maçın bitimiyle sahaya daldı ve futbolcularla sevincini paylaştı. Seneye de burdayım demiş maçtan sonra ama Real Madrid onun peşini bırakacak gibi gözükmüyor.

27 Nisan 2010 Salı

Rijkaard Zayıf Ertuğrul Pekiyi


Merakla beklenen Galatasaray Bursa maçında gol sesi çıkmadı. Bursa sadece iki puan kaybetmedi liderliği de Fenerbahçe'ye kaptırdı. Galatasaray için ise sonuç tam bir hayal kırıklığı. Ligin tartışmasız en iyi kadrosunu elinde bulunduran Rijkaard buraya gelmiş en kariyerli hocalardan da olsa bu sezon tek kelimeyle çuvalladı. Başka bir açıklaması yok bugünkü Galatasaray'ın. Oyuncular hep verimsiz oldukları bölgelerde...Defansif özelliği az Caner'i sol bekte oranın yerleşmiş adamı Balta'yı stoperde, Elano'yu defansif orta saha pozisyonunda oynatıyor. Kazanması gereken maçta bütün sezon takımın eline baktığı Arda'yı kenara alıp umudunu savruk Jo'ya bağlıyorsa bu Rijkaard'ı eleştirmemek, gelinen noktada sorumlu tutmamak mümkün değil.
Galatasaray bir mucize olmazsa ligi 2. sırada bile bitiremeyecek ve şampiyonlar ligine gidemeyecek. Yapılan onca yıldız transferi ve harcanan paralara karşılık olarak şampiyonlar ligi vizesi alamamaları maddi, manevi kulüpte yıkım oluşturacak bir hadise. Tüm bunlar gösteriyor ki kim olursanız olun kariyeriniz ne kadar başarılı olursa olsun içinde bulunduğunuz ligi çok iyi analiz etmeniz gerekiyor. Hele de o ülkede yabancıysanız burdaki hassasiyet iki katına çıkıyor. Kasımpaşa'daki Yekta'dan, Ankaragücü'ndeki Murat Duruer'e kadar rakibinizi tanımanız gerekiyor. Ben sistemimi uygularım herkesi yenerim mantığı çoğu zaman insanı yanıltıyor.
Bursaspor'u alkışlamak lazım. Neredeyse bütün atakları bilinçli ve organizasyonlar, kimin nereye gideceği nasıl top alacağı önceden çok iyi çalışılmış. Ertuğrul Sağlam kısıtlı olanaklardan çok iyi bir takım ortaya çıkardığını bu büyük maçta tekrar gösterdi. Bekir Ozan, Hüseyin, Ergiç 3lüsünden birinin yerine Battaglia'yı oyuna sürüp kazanmak için risk alabilirdi ama bunu yapmadı. Sercan yetenekli bir oyuncu özellikle de hızıyla çok etkili ancak son vuruşları oldukça zayıf maçta da girdiği gol pozisyonlarını cömertçe harcadı. Volkan Şen yine iyi futbol oynadı ve ortalarıyla etkili oldu.
Bursaspor liderliği kaybetse de şampiyonluğu henüz kaybetmedi yapmaları gereken moralleri bozmadan kalan iki maçlarını da kazanıp beklemek. Şampiyon olamasalar da Beşiktaş'ı ve Galatasaray'ı geride bırakıp ikinci olmaları bile büyük başarı olur.

Fenerbahçe İpleri Eline Aldı


Fenerbahçe Kasımpaşa'yı deplasmanda 1-0 yenerek 3 hafta kala ligin yeni lideri oldu. Yine bütün sezonun özeti bir görüntü vardı. Tek forvetli Fenerbahçe, Kasımpaşa kalesine ilk yarıda hiç baskı yapamadı. İkinci yarı özellikle Mehmet Topuz'un istekli oyunu takımı biraz daha hareketlendirdi. Yine bir gündüz maçında puan kaybı mı yaşanacak derken maçın adamı Bekir İrtegün kornerden gelen topa vurdu ve maçı kazandıran golü attı. Sezon başından beri sürekli söylüyorum Bilica asla Fenerbahçe'de oynayacak adam değil. Lugano'nın yanında düzenli olarak Bekir oynasaydı inanıyorum ki Bilica'nın katlettiği Bursa ve Lille maçları Fener'in aleyhine bitmezdi. Geçen hafta Beşiktaş maçında Bilica'nın yaptığı gereksiz, sportmenlikle bağdaşmayan, saçma penaltı noktasını kazma eyleminde bulunmayacağından da adım gibi eminim. Bu Bilica seneye Fenerbahçe'de kalırsa bunun adı ayıp olur. Yie bütün sezon savunduğum başka bir konu Bekir'e 6-7 maç Lugano'yla beraber oynama şansı verilse defansın daha iyi olacağı ve Bekir'in adının milli takım için bile geçebileceğiydi. Attığı gol tamamen ekstra ve beklenmeyecek bir goldü. Berabere giden maçı çevirmek için müdahale etmekte yine geç kalan Daum'u kurtaran bir gol oldu.
Fenerbahçe artık ipleri eline aldı kalan 3 maçı alıp şampiyonluğun keyfini çıkarmakta özgürler. Ama Kasımpaşa maçında oynadıklarından daha fazlası gerekiyor. Fenerbahçe bu kadrosuyla şampiyon olursa büyük iş başarmış olur ancak bu bazı gerçekleri örterse Fenerbahçe yine geriye gider. Bu takımın kadrosu hala genç,hırslı yerli oyunculara ve üst düzey yabancı oyunculara muhtaç. Bu takım hala oyunu domine eden, rakibine baskı kuran bir büyük takım gibi oynamaktan uzak. Bu takım hala Alex'e endeksli bir sistem(sizlik) ile oynatılıyor. Tüm bunlara rağmen şampiyon da olunsa yeni sezonda Daum'la devam etmek gelecek adına büyük bir yanlış olur.

Nereden Nereye


Çok geriye gitmeyin daha geçen sezon aynı haftada zirvede bu iki takım vardı ve rakipleri onlara böyle çaresiz bakıyordu. Bu sene ise Sivas dibe kadar indi, Beşiktaş da şampiyonluk yolunda erken havlu attı. Beşiktaş kendilerini şampiyon olmuşcasına büyük bir coşku ve destekle karşılayan taraftarlarının önünde Sivas'la 2-2 berabere kaldı. Mustafa Denizli'nin beklentilerinin dışında gelişen puan kayıplarından biri daha yaşandı. Öyle ki maçı alsalar belki Galatasaray'ın önüne geçebilme şansı da yakalayabilirlerdi ki bunun da artık pek olur bir yanı kalmadı.
Bobo attığı golle yine bu takımın bankosu olduğunu gösterdi. Forvet dediğin de Bobo gibi olmalı zaten. Bu Beşiktaş'ta bir de Nobre var ki bütün sezonda hatırlanan bir maçı neredeyse doğru düzgün bir golü yok. Ama aldığı dolgun yıllık ücreti ne Beşiktaş'tan başka bir takım verir ne de Nobre rüyasında görebilir, yönetim takım içi dengeleri korumak adına bu konuya bir göz atmalı.
Sivasspor ligde kalmak için hayati bir puan aldı İstanbul'dan, iki sezon yukarılara oynadıktan sonra ligden düşmeleri büyük hayal kırıklığı olur. Rakipleri Diyarbakırspor'a karşı 4 puanlık bir avantajları var. Kalan 3 haftada iki takımla da karşılacak Kasımpaşa ve Eskişehir'in performansları da düşen takımı belirleyici olacak. Benim tanıdığım Mesut Bakkal bu 4 puan farkını iyi kullanır ve Sivas'ı düşme korkusundan kurtarır.
Beşiktaş'ın Mustafa Denizli ile sözleşme uzatması doğru bir karar. Yerine daha iyi deyip koyabileceğiniz yerli bir hoca yok. Yabancıların en kariyerlilerini de ligimizde kaybolurken çok gördük. (Tigana, Del Bosque, Aragones ve son örnek Rijkaard) Ancak bu sene kalite olarak rakiplerinin gerisinde kalan kadrolarını transferde yüzde yüz yetkili bir Mustafa Denizli ile revize etmeleri gerekiyor.

18 Nisan 2010 Pazar

Seninle Bir Dakika


Fenerbahçe'ye Kadıköy'de şampiyonluğa inanmış seyircisi önünde Alex'le bir dakika yetti. Derbide Beşiktaş'ı henüz birinci dakikada, ilk ataklarında Alex'le buldukları şık golle 1-0 yendiler. Bilica alışılan hatalarından birini yaparak yine Fener'i yakıyor derken Volkan, Bobo'nun penaltısında belki de şampiyonluğu getiren bir kurtarış yaptı. Maçın hakeminin sahada hiçbir otoritesi yoktu. Kart ve faul kararlarında sürekli hata yaparak maçı katletti. Mustafa Denizli derbi sürprizini İsmail Köybaşı'ndan yana kullandı ancak Holosko'yla başlamaması ve onu oyuna geç alması, sağ bekte İbrahim Toraman'ı oynatabilecekken İbrahim Kaş'la başlama tercihi hatalıydı. Fenerbahçe'de Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı performanslarıyla ön plana çıktılar.
Neticede Fenerbahçe derbiyi kazandı ve hiç de iyi geçirmediği bir sezonda şampiyonluğun yanıbaşına kadar geldi. Taraftar artık şampiyonuğa iyice inandı ve her maçta takıma büyük itici güç oluşturuyor. Haftaya Bursa, Galatasaray'a puan kaybederse liderlik gelecek. Ancak önce Fenerbahçe'yi çok iyi tanıyan Yılmaz Vural'ın Kasımpaşa'sını yenmeleri gerek.

17 Nisan 2010 Cumartesi

Kulaklar Kadıköy'de


Geçen hafta Gençlerbirliği'ne Ankara'da iki puan bırakan Bursaspor sahasında Gaziantep'i 2-0 yendi. Derbi haftası 3 puanı aldılar ve şimdi resimde maçın yıldızı Volkan Şen'in yaptığı gibi kulaklarını Kadıköy'e dayayacaklar ve oradan çıkabilecek bir beraberliği-ki işlerine en çok o yarar-bekleyecekler. Haftaya Galatasaray maçı Bursa'nın ateşle imtihanı olacak. Bir puan almaları bile önemli iken bir de kazanırlarsa artık onları durdurabilene aşk olsun.

8 Nisan 2010 Perşembe

Bayern Yarı Finalde


Hafta içindeki şampiyonlar ligi maçlarından beni yanıltan tek maç bu oldu. Rooney'siz Manchester'la berabere kalacaklarını umduğum Bayern Munih, Rooney'nin sürpriz bir şekilde ilk 11'de başladığı Manchester karşısında Gibson'ın ve yıldızlaşan Nani'nin çok şık iki gol attığı periyotta 3-0 yenik duruma düştü. Ancak Bayern pes etmedi. Manchester'ın ilk maçta da başına bela olan Ivica Olic devre bitmeden Bayern'i umutlandıran golü attı. Ribery'nin kornerinden gelen topa gelişine vurup harika bir gol atan Robben ise Bayern'e yarı finalin kapılarını açtı. Louis Van Gaal, Bayern'deki ilk haftalarında sıkıntılar yaşasa da Bayern'i yarı finale çıkararak ne kadar başarılı bir teknik adam olduğunu bir kez daha kanıtladı. Van Gaal kadar takımın başarısını etkileyen diğer bir faktör ve de aktör kesinlikle Arjen Robben. Ortaya koyduğu müthiş futbol, maç kazandıran asist ve golleriyle bu sezon Bayern'i bundesliga ve şampiyonlar liginde sırtlamaya devam ediyor. Real Madrid otursun bu adamı nasıl sattığına yansın.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Messi:4 - Arsenal:1


Şampiyonlar liginde Barcelona 2-2'nin rövanşında Arsenal'i 4-1 yenerek yarı finale çıktı. Pardon Barcelona mı dedim? Messi diyecektim. Birbirinden güzel 4 gol atıp takımını yarı finale taşıdı. Onu Maradona'yla kıyaslamak bana pek mantıklı gelmiyor. Mevkii itibariyle oynadıkları takımlar ve kazandıkları başarılar itibariyle bir çok farkları var. Ama şundan eminim ki kendi döneminde ne Kaka ne Cristiano Ronaldo ne de bir başkası Messi'nin eline su dökemez. İnsan üstü bir performans ortaya koyuyor hız, teknik, gol vuruşu, çalım ne ararsanız var. Onun varlığı futbolseverlere bir armağan gibi. Futbolun güzelliğini, estetiğini birebir sahaya yansıtan Messi'yi sahada izlemek gerçekten de çok keyifli.

6 Nisan 2010 Salı

Tebrikler Sarı Melekler


Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol takımı Pazar akşamı Cannes'da Indesit Şampiyonlar Ligi'nde final oynadı. Maç kaybetmeden finale çıkan sarı melekler setlerde 2-0 geriye düştüğü maçı 3.ve 4. setlerdeki üstün oyunuyla 2-2'ye getirse de tie break setinde kaybederek geçtiğimiz 10 yılda 6 kez bu kupayı alan İtalyan rakibi Volley Bergamo'ya 3-2 yenildi.
Hazır finale kadar gelmişken kupayı almaları efsanevi bir başarı olurdu. Ancak voleybolun şampiyonlar liginde final oynamaları da başlı başına bir başarıdır. Bu başarı Aziz Yıldırım'ın yıllardır yaptığı çalışmaların, yalnız futbol kulübü olmanın değil spor kulübü olmanın sonucudur. Avrupa ikincisi olarak bu büyük heyecanı, mutluluğu ve gururu ülkemize yaşatan Fenerbahçe'nin sarı melekleriyle ne kadar övünsek onları ne kadar alkışlasak azdır.

Hafta Sonu Böyle Geçti





Beşiktaş'a taş gibi takım dedik. Öyleydi de Eskişehir maçında ama Ernst, Tello gibi önemli isimlerden yoksun çıktığı maçta hiç tat vermediler. Roger Lemerre yönetiminde beraberliğe abone olan Ankaragücü'ne bir puan kaptırdılar. Trabzon'u konuk edecekler bu hafta İnönü'de. Derbinin anlamlı olması için bu maçı da almaları lazım. Trabzon ve Fenerbahçe'yi yenerlerse şu an geride gözükmelerine karşın şampiyonlukta yine kendilerini öne çıkarabilirler.
Açıkçası Bursaspor'un evinde İbb maçındaki kaza sonrası kazanacağından şüphem yoktu. Antalyaspor'un kötülüğünden değil, taraftarının önünde şampiyonluk için ne olursa olsun almaları gereken bir maç olduğu için böyle düşünmüştüm. Antalya'nın golü erken bulması da fikrimi değiştirmedi. Bu sezon skor koruma yönünde sıkıntılar yaşayan Antalya karşısında 2-1 geri dönmeleri pek de sürpriz sayılmaz. Bursa bu seneki performansıyla, mücadelesiyle şampiyonluğu hak etti. Gençlerbirliği deplasmanında zorlanırlar ama ordan da kayıpsız gelirlerse 3 büyüklerin gücü onları durdurmaya yetmeyebilir.
Fenerbahçe geçen haftaki Galatasaray maçının da moraliyle şampiyonluğa eskisinden daha fazla inanmış bir görüntüde çıktı Kayseri maçına. Maç boyunca da yine çok iyi oynamasalar da iyi pres yaptılar ve iyi mücadele ettiler. Özellikle Emre alkışlanacak futbol oynadı. Ankaraspor maçı dolayısıyla bay geçecekleri bu hafta 3 puanı ceplerine koyacaklar ve rakiplerinin puan kaybetmelerini bekleyecekler. Derbi öncesi maç oynamayacak olmaları avantaj da olabilir dezavantaj da bu süreci iyi kullanmalılar.
Haftanın son maçında Sivas'la Galatasaray 1-1 berabere kaldı. Rijkaard'ı eleştirmemek elde değil. Yaptığı 11'de Jo ve Elano yok tek forvet diye Dos Santos oynuyor. Diyarbakır pazar günü Gaziantep'i yenseydi, Sivas'ın bu maçı kazanacağını düşünüyordum ama onların da yenilmesiyle düşme hattında biraz olsun rahatladılar. Mesut Bakkal hiç olmazsa bu maçtan bir puan çıkarır tezimi son dakikada da olsa çürütmediler. Galatasaray bu maçı kazanmalıydı. Trabzon-Fener-Sivas 3lemesi onları liderin 7 puan gerisine itti. Kadro kalitesiyle şampiyonluğun en büyük adayıyken bugün burda olmalarının faturası kimlere kesilir bilmem ama Rijkaard'ı es geçmemek lazım.