17 Ekim 2012 Çarşamba

Macaristan: 3 - Türkiye: 1



Nerede Yanlış Yaptık?

Galiba Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş harici isimlerle milli takımda başarıyı göremeyeceğiz. Maçın detaylarıyla ne sizi ne kendimi sıkmak istemiyorum. Zira maça dair konuşmaya değer bir futbol da yok zaten. Genel hatlarıyla yanlışlarımızın üzerinden geçelim.

Her Türk takımında olduğu gibi A milli takımda da hırs, arzu, psikolojikman maça hazırlanmış olma, yediğinden fazlasını atma mantaliteleri bugüne kadarki başarılarımızın temelini oluşturdu. Altyapılarımız maalesef teknik eğitimde zayıf ancak saf yeteneklerimiz motivasyonu ve taktik zekası yüksek, korkusuz teknik direktörlerin ellerinde her türlü rakibi yenecek güce de sahip ki örneklerini daha önce de gördük.

Biz nerede yanlış yapıyoruz peki? Basit bir örnek Almanya milli takımında oynayan Türk asıllı oyuncular Real Madrid'ten Mesut Özil, B.Dortmund'tan İlkay Gündoğan ikisi de fark yaratan, üst düzey oyuncular biz bunları alabildik mi? Hayır. Peki bizim formamızı terleten Sercan Sararer, Mehmet Ekici, Gökhan Töre, Ömer Toprak gibi oyuncuları Almanların elinden gerçekten biz mi kaptık yoksa Almanların bu oyunculara göstermediği hassasiyet onların Mesut ve İlkay kadar fark yaratmayacağını düşünmelerinden ibaret bir boşvermişliğin sonucu muydu düşünmemiz lazım. Bizim milli takımın iskeletine koyduğumuz bu oyuncular, çok yetenekli değiller ama alman kökenli olduklarından oyun disiplininden kopmayan çok ekstra işler yapma peşinde olmayan kulüplerinde klasik alman prensibi çerçevesinde makine gibi işleyen sistemlerin birer dişlisi rolünü üstlenmiş oyuncular. Peki biz sistem takımı mıyız? Kesinlikle değiliz. İşte ''Ya bunlar almanyada oynuyorlar milli takımda neden olmuyor?'' sorusunun cevabı bu elbise bedene oturmuyor.

Küstürüyor Muyuz?

3 efsane teknik direktörümüz hariç onlardan önce ve sonra gelen giden yerli yabancı bütün teknik direktörler kadro seçiminde ezberden Fenerbahçe ve Galatarasay karması takımlar tercih ettiler. Herhangi bir anadolu takımı futbolcusu kendini yırtarcasına muhteşem bir performans da yakalasa o meşhur ''Avrupa tecrübesi yok.'' bahanesiyle kadroda kendine yer bulamıyordu. Avrupa tecrübesi olan kadromuzun halini bugün görüyoruz. Vasat, dökülen Romanya ve Macaristan takımlarının yarısı kadar top oynayamıyorlar. E peki o meşhur Avrupa tecrübesi nerede? Bir de şu var tabi Almanya'nın Fürth takımında oynamak mıdır mesela tecrübe? Gökhan Gönül'ler Arda'lar Hacettepe'de Manisa'da yükseldiğinde çok mu tecrübeleri vardı? Mesela Olcan Gaziantep'te, bugün o sezonki performanslarından çok uzak olan Egemen, Bursa'da, Trabzon'da döktürürken neden bu formaya layık görülmedi. Hem de işler kötü giderken anadoluda parlayan diğer oyunculara neden hiç şans verilmedi. Hakettiği formayı alamayan kendi değerlerimizi küstürüyor muyuz? Sormamız lazım.

Doğru İsim Kim?

Abdullah Avcı genç milli takımlarda başarılı olmuş belirli bir jenerasyonu en yakından tanıyan isimlerden olmasına rağmen oyuncu seçme açısından sınıfta kaldı mı? Evet kaldı. Milli takım öyle bir ortam ki zaten hali hazırda antrenmanlı oyuncuları hedef odaklı yeri geldiğinde rakip odaklı olarak hatta tek bir maçlık bile olsa kazanma uğruna iyi bir harmanla sahaya sürmeyi gerektiriyor. Kulüp kariyerine bakılınca ibb yetersiz mi? Evet yetersiz. Yine de bu kadro seçiminde tabelayı değiştirecek oyuncuları kazanma yoluna gidilseydi. Kulüp kariyeri bile göze batmazdı ama olmadı. Avcı sınıfı geçemedi.

Anahtar Oyuncular Nerede?

Geçmiş dönemlerde kulüplerinde istikrar sağlayamadıkları hatta formsuz oldukları dönemde bile doğru yerde kullanıldıklarında Sergen Yalçın, İlhan Mansız, Tümer Metin, Gökdeniz Karadeniz, Tuncay Şanlı gibi kaleye direkt gidebilen ve oyunu çözen oyuncular milli takımda sorumluluk alıyordu. Bugünkü kadroya bakınca sıkıştığımızda geriye düştüğümüzde maçı çevirebilecek, bireysel yeteneği üst düzey isimler göremiyoruz. İlla kulüplerinde oynamaları yıldızlaşmaları gerekmiyor. Bazen sadece kalite bile maç kazandırabilir. Yeter ki havuzdaki oyuncuların potansiyelleri farkedilsin.

Soğuduk

Hiddink döneminden beri ezber kadro, basiretsiz ve ruhsuz futbol ile milli takım coşkusu resmen törpülendi. İleriye gideceğimize bizden vasat takımların da gerisinde kaldık. Çünkü bizi başarılı yapan şeyi coşkuyu sahada, tribünde her alanda kaybettik. Art arda maçlarda da bir ışık görülemeyince umutsuzluğa sürüklenmemek gerçekten elde değil. Büyük kupalarda yer alamamanın maddi manevi burukluğu bir yana, gidemediğimiz kupaları da eski şevkle takip edemez hale geldik.

Nasıl Kurtuluruz?

Forma adaleti sağlanmalı yeri geldiğinde Ptt 1.ligten bir oyuncuyu bile takıma monte edebilmeliyiz. Futbolun bireysel değil takım oyunu olduğu gerçeğiyle yüzleştiğimiz aralarında uyum sağlanmış oyuncular içinde bir tanesinin ne sizi tek başına vezir ne tek başına rezil edeceği yanılsamalarına takılmamamız gerkeiyor. Futbola aşık milyonlarca genç nüfusun yaşadığı ülkede solbekte alternatifimiz yok gibi bahaneler üretme lüksümüz olmamalı. Gerekirse daha çok hazırlık maçı düzenlenip yeni isimleri denemeli o çok istenen uluslararası tecrübeyi onlara kazandırmamız lazım. Eski güzel günlerimizi milli takım coşkusunu tekrar yaşayabilmemiz için ay yıldızlı formayı terletmek için can atan oyunculara büyük takımlara transfer olmalarını beklemeden tam zamanında şans vermemiz şart.







2 yorum:

  1. Bu gurbetçi futbolcu modası Mesut Özil'den sonra başladı. Teknik direktörü zırt pırt değiştirmek yerine hangi sistemde bir futbol oynayacağımıza karar vermeliyiz. Toplama kampı gibi her yeni oyuncuyu bir anda sahaya sürmek doğru değil oyuncuya da yazık. Kemik kadro denen şeyden eser kalmadı. 3 adam dışında kadroda herkes gelip geçici; Volkan, Arda, Gökhan. Geri kalan oyuncular Bundesliga'dan 2 gol 2 asist yapınca kadroya alınan oyuncular. Oyun stilimiz nedir o bile belli değil. Türkiye'de bir İbrahimoviç olmadığına göre Arda gibi Burak gibi oyuncuları dünya futbolunda yıldız saymak komik. O yüzden bireysel çabalar bizi 1 maç veya 2 maç götürür Nuri Şahin gelip de bizi Dünya Kupası elemelerinde kurtaramaz. Hepsini geçtim İsveç'in başarısını sağlamakta İbrahimoviç bile yeterli olmuyor Burak ne kadar iyi bir oyuncu ki tek başına ardı ardına galibiyetleri getirsin. Bodur bodur oyuncularla havadan ortalarla gol atmaya çalışmamızı da anlamış değilim. 5. sınıflarla oynayan 1. sınıf öğrencisi gibiyiz. Hava toplarında ya adamların tepesine çıkıyoruz ya da zıplayıp adamların koltuk altına çarpıyoruz. En nihayetinde milli takım için nasıl bir futbol oynatılacağına karar verilmeli. Böyle devam ettiği sürece ben milli takım maçları olduğu zaman lig maçı olmayıp Fenerbahçe'yi izleyemeceğime üzülürüm. Yoksa napıyım ben gurbetçi futbolcu şölenini.

    YanıtlaSil
  2. Son zamanlarda milli takım duygusu düştü dediğin gibi kulüp takımlarının maçı olmayınca eskiden olduğu gibi milli maçları heyecanla izleyemez olduk Hiddink döneminden beri.

    Sisteme ve belirli bir futbol ekolüne bağlı kalabilecek ve kolay disiplin edilebilecek bir oyuncu grubumuz olmadığı için sistemlerden ziyade ben teknik direktör seçiminin kilit olacağını düşünüyorum.

    Türk futbolcularını alt ligler dahil iyi tanıyan, takip eden, oyuncuya özgüven ve sorumluluk verebilen, yeri geldiğinde kulübünde formsuz, mutsuz oyuncudan bile milli forma altında azami verim alabilen teknik direktörlerle silkinebiliriz tekrar. Zaten yazının girişinde saydığım 3 büyük adam Denizli,Terim,Güneş bunları yapabildikleri için başarılı olduk geçmişte.

    YanıtlaSil